Baba 3 (The Godfather Part III), sinema tarihinin en önemli üçlemelerinden birini sonlandırmak adına Francis Ford Coppola tarafından 1990 yılında çekilen, destansı bir mafya-aile dramasıdır. “Baba 3,” 1972 ve 1974’te büyük başarı elde eden, sinema tarihinin çığır açan filmleri “Baba” (The Godfather) ve “Baba 2” (The Godfather Part II) sonrasında, Corleone ailesi destanının final perdesini yansıtmayı hedefledi. Film, Al Pacino’nun canlandırdığı Michael Corleone’nin yaşlılık dönemine, pişmanlıkları ve farklı çıkar çevrelerinin gölgesindeki mücadelesine odaklanır.
Bu sefer Vatikan, uluslararası finans ve legalleşme gibi konular filmin merkezinde yer alarak Corleone ailesinin mafya imparatorluğunu meşrulaştırma çabalarını öne çıkarır. Ayrıca Kızı Mary Corleone (Sofia Coppola), yeğeni Vincent Mancini (Andy Garcia) gibi yeni karakterler ile Michael’ın aile içi gerilimleri büyür. Eleştirmenler arasında “ilk iki filmin muhteşemliği”nin gölgesinde kaldığı öne sürülse de, “Baba 3” kendi içinde epik sahneleri, duygusal derinliği ve trajik sonuyla sinemanın kalıcı eserleri arasında yer almayı başarmıştır.
1. Yapım Süreci ve Arka Plan
İlk iki “Baba” filminin ardından, Francis Ford Coppola ve Mario Puzo uzunca bir süre üçüncü film fikrine sıcak bakmadılar. Stüdyo baskısı, Corleone ailesinin öyküsünün yarım kalmadığına dair hayran beklentileri ve ticari potansiyel, nihayetinde “The Godfather Part III” projesini hayata geçirdi. Coppola, Mario Puzo ile birlikte bir senaryo hazırladı; Al Pacino, Diane Keaton, Talia Shire gibi isimler geri dönerken, Robert Duvall (Tom Hagen rolü) ile ücret anlaşmazlığı nedeniyle yollara ayrıldı. Bu eksiklik, filmin dinamiklerini ciddi ölçüde etkiledi.
Başka bir tartışma konusu, Michael Corleone’nin kızı Mary rolünde Sofia Coppola’nın oynaması oldu. Winona Ryder gibi daha ünlü aktrislerin adları anılmışken, Coppola’nın kendi kızı Sofia’yı tercih etmesi nepotizm eleştirilerine yol açtı. Oyunculuk performansının yeterince profesyonel bulunmaması da tartışmaları körükledi. Tüm bu koşullara rağmen film, 90 milyon dolar civarı bir bütçeyle çekildi ve 1990’da vizyona girdi.
2. Hikâyenin Geniş Çerçevesi
Film, Michael Corleone’nin 1979 yılında yaşlı ve yıpranmış bir adam olarak mafya işlerini daha meşru işlere dönüştürme çabasıyla başlar. Las Vegas ve Küba maceraları sonrasında, aile işini temizlemeye, kilise üzerinden uluslararası finans projelerine girmeye çalışır. Vatikan Bankası, emlak ve kurumsal ortaklık arayışı, “Corleone” adını kriminal imajdan uzaklaştırmayı hedefler. Bu süreçte Michael, diabet ve sağlık sorunlarıyla boğuşur; Vicdanı ve geçmişteki günahları da birer kabus gibi yakasını bırakmaz.
Öte yandan, Sonny Corleone’nin gayrimeşru oğlu Vincent Mancini (Andy Garcia), aile içine girer ve Michael’ın gözünde geleceğin potansiyel varisi haline gelir. Vincent, Sicilya kanını taşıyan, öfkeli ve kurnaz bir gençtir. Michael’ın kızı Mary Corleone (Sofia Coppola) ile duygusal yakınlaşması, aile içi çatışmanın tehlikeli boyutlarını açığa çıkarır.
Filmin doruk noktası, Vatikan’la yapılan dev bir finansal anlaşmanın karanlık entrikalar, suikastler ve ihanetlerle gölgelenmesidir. Michael, geçmişteki katı liderliğinin bedelini öderken, ailenin güvenliğini tekrar silahlarla sağlamak zorunda kalır. Finale doğru, Sicilya’da düzenlenen opera gecesi sekansı, hem sanatsal hem trajik açıdan filmin en çarpıcı kısımlarını oluşturur.
3. Michael Corleone’nin Vicdanla Hesaplaşması
İlk iki filmde rakip ailelerle giriştiği acımasız savaşta zafere ulaşan Michael Corleone, “Baba 3”te yalnız, çaresiz ve derin pişmanlık yaşayan bir adam haline dönüşmüştür. Kay (Diane Keaton) ile evliliği biten, çocuklarıyla arası mesafeli olan, sağlığı bozulmuş bir mafya patronudur. Kendi elleriyle birçok yakın akrabasını infaz etmiş, Fredo’nun ölüm emrini vermiş bir ruh; bu günahların yüküyle bunalır.
Film boyunca Michael, kilise üzerinden bir nevi günah çıkarma ve affedilme arar. Vatican Bank hamlesi, hem imaj hem iç huzur arayışının tezahürüdür. Ancak geçmişte aksiyon ve ölümle çözülen sorunlar, finansal ve politik entrikalarla tekrar Michael’ın kapısını çalar. Bu, karakterin içsel yolculuğunda daha derin bir çıkmaza dönüşür.
4. Vincent ve Yeni Kuşak
, Vincent Mancini karakteriyle “Corleone ailesinde gelecek nesil” teması katar. Andy Garcia, ateşli ve dürtüsel Vincent’ı enerjik biçimde canlandırır. Sonny’nin oğlu oluşu, babasının dürtüsel şiddet ve cesaretini miras aldığını gösterir. Vincent, Michael’ın kızına (Mary) ilgi duydukça enseste yakın bir rahatsız edici boyut hissedilir; gerçi teknik olarak kuzen de olsa filmde dikkat çeken bu yakınlaşma, Michael’ı dehşete düşürür.
Vincent, Michael’ın gözünde aileyi korumak adına en mantıklı ve tehlikeli aday haline gelir. Son sahnelerde resmen “Don” titrine erişmesi, Corleone hanedanının devam edeceği hissi verse de film finali, bu mirasa dair trajedilerle doludur.
5. Mary Corleone ve Sofia Coppola Faktörü
’ün en çok eleştiri alan noktalarından biri Sofia Coppola’nın performansıdır. Mary Corleone rolü, Michael Corleone’nin kızı olarak hikâyede merkezi bir dram unsurudur. Winona Ryder’ın ayrılmasının ardından Sofia’nın devreye girmesi, babası Francis Ford Coppola’ya nepotizm suçlamaları yöneltilmesine neden oldu. Pek çok eleştirmen, Sofia’nın tecrübesiz oyunculuğunun filmdeki duygusal vuruculuğu zayıflattığını savunur.
Bununla birlikte, Mary karakterinin masum ve toy duruşu, Vincent ile yasak aşk gerilimine bir tazelik katar. Final sahnelerinde Mary’nin trajik kaderi, Michael’ın hayatındaki en büyük acıyı temsil eder. Sofia Coppola’nın kısıtlı ama samimi performansı da filmle özdeşleşen eleştirilerden biri haline gelmiştir.
6. Vatikan, Para ve Mafya
’te Vatican Bank eksenli uluslararası finans ve mafya ilişkileri, önceki filmlerdeki “New York mafyası” odaklı çerçevenin ötesine geçer. Michael Corleone, legalleşme amacını kilise ve yüksek düzey dini çevrelerin desteğiyle sağlamaya çalışır. Ne var ki bu çevrelerde de yozlaşma ve entrika hüküm sürer; Lucchesi, Banker Keinszig, Papalık konseyindeki entrikalar, Corleone’yi daha da büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakır.
Film, dinsel tören ve rüşvet sahnelerini yan yana getirerek, günah ve kutsallık ikileminde Michael’ın aklanma çabasını sorgular. Bu kısımlar, Roma ve Sicilya gibi mekânlarda görkemli setlerle çekilmiştir. Operatik final, tiyatro sahnesinde cinayet ve trajediyi birleştirerek “Baba” serisinin törensel şiddet geleneğini devam ettirir.
7. Sinematografi ve Müzik
’ün görüntü yönetimi, önceki filmlerin karanlık estetiğini sürdürmekle birlikte biraz daha renkli ve zamanın ruhuna uygun bir açıklık barındırır. Gordon Willis, “karanlığın prensi” unvanını korusa da Küba’nın ve Sicilya’nın dış mekân çekimlerinde, güneşli atmosfer göze çarpar.
Müzikler, Carmine Coppola ve Nino Rota temalarının yeniden düzenlenmesiyle oluşur. “Godfather Waltz” gibi klasik motifler, filmin zamansız duygusunu korur. Operatik finale doğru, koro ve dram yüklü ezgiler gerilimi tırmandırır, Michael’ın pişmanlık duygusunu vurgular.
8. Filmdeki Eksikler ve Eleştiriler
“Baba 3,” Godfather üçlemesinin en zayıf halkası olarak anılır. En temel eleştiri, Robert Duvall (Tom Hagen) gibi kilit bir karakterin yokluğunun hikâyedeki dengeleri bozmasıdır. Ayrıca Sofia Coppola’nın (Mary Corleone) performansı yetersiz bulunmuş, love story kısmı zorlama olarak eleştirilmiştir.
Senaryoda fazla politik ve finansal altplotlara yer verilmesi, tansiyonu zaman zaman düşürmüştür. Külliyattaki yerine bakıldığında, Baba 3 yine de Oscar’a aday gösterilmiş, gişede başarılı olmuş, dizi ve TV yayınlarında sıkça yer bulmuştur. Fakat ilk iki filmin efsanevi düzeyiyle karşılaştırıldığında nispeten hayal kırıklığı yaratır.
9. Aile ve Sonun Trajedisi
Film, Michael Corleone’nin kızının hayatı pahasına geçmiş hatalarını ödemesi temasıyla, trajik bir doruk noktasına ulaşır. Sicilya’da tiyatro binası önündeki kurşun anı, Michael’ın ruh dünyasında büyük kırılma noktasıdır. Son sahne, yaşlı ve yalnız Michael’ın (Al Pacino) yere yığılması, “gücün ve suçun finalde nasıl bir yalnızlık yarattığı”nı açıkça gösterir.
Aileye saygı ve koruma amacıyla başlayan Corleone efsanesi, babanın (Vito) geleneksel onuruna karşın oğlun (Michael) acımasızlık bataklığında boğulmasıyla biter. Serinin temeli olan sadakat ve suç arasında ince çizgi, Michael’ın en sevdiklerini kaybetmesiyle nihai cevaba dönüşür: Aile, günahla iç içe olduğunda mutlak yıkım kaçınılmazdır.
10. Son Değerlendirme
Baba 3 (The Godfather Part III), Corleone efsanesini kapatmak gibi ağır bir sorumluluğu omuzlayan, destansı ve dram yüklü bir film olarak kayıtlara geçer. Francis Ford Coppola’nın vizyonu, Al Pacino’nun ahlaki çöküş içindeki Michael performansı, Andy Garcia’nın enerjisi ve finaldeki trajedi öğeleriyle hafızalarda yer eder.
İlk iki filmin kalibresine tamamen yetişemese de Godfather üçlemesinin sonuna yakışan operatik bir kapanış sunar. Vatikan ve uluslararası boyut katmanları, Corleone ailesinin devasa boyuta ulaşan etkisini sergiler. Sofia Coppola’nın Mary performansı ve Robert Duvall’ın eksikliği filmi zayıflatan faktörler olarak değerlendirilse de Michael Corleone’nin hüzünlü kaderi, Godfather efsanesinin yürek burkan son perdesini oluşturur.
Son tahlilde, mafyanın gücünü ve aile kavramının gölgesini anlatan bu üçlemenin final bölümü, kişisel kurtuluş çabasının geç ve yetersiz kaldığı bir trajedi öyküsüdür. Michael Corleone, babası Vito’nun izinden giderek imparatorluk kurmuş; ama kalbini ve sevdiklerini kaybetmiştir. Böylece Corleone hanedanının destansı yolculuğu, yıkım ve yalnızlık duygularını en uç noktada hisseden bir adamın çöküşüyle son bulur.
Değerlendirme açısından, Baba 3 yine de sinemanın kült yapımları arasında yer almayı sürdürür. Godfather markasının onurlu vedasıdır: büyük trajedi ve kayıplar içinde aile kavramına son kez selam durur. “Adalet” ve “günah” döngüsü, Michael’ın ruhunda telafisi imkânsız bir yaraya dönüşür. Filmin operatik finali, gücün bedelini sinema tarihinde hafızalara kazır.